HASDER’in Dijital Zanaatkârlar Haritası projesi kapsamında gerçekleştirdiğimiz söyleşilerde bu kez Lapta hesap işini sürdüren Sıdıka Ruso’yla bir araya geldik.
Ailenin Kadınlarından Gelen Zanaat
1942 yılında Lapta’da doğup büyüyen Sıdıka Ruso, 19 yaşında yine Laptalı olan Derviş Ali Ruso ile evlenmiş. Dört kızı, bir oğlu, on iki torunu ve altı torun çocuğu bulunan Sıdıka Hanım’ın Lapta hesap işiyle tanışması, henüz 10 yaşlarındayken annesi ve teyzesinin saatlerce yaptığı el işlerini merakla izlemesiyle başlamış. Ailesindeki kadınlar bir ömür boyu bu zanaatı sürdürerek hayatlarını kazanmış.

İlk Sipariş ile İlginç Bir Başlangıç
Sıdıka Hanım’ın ilk lapta işi siparişi oldukça ilginç bir olayla başlamış. İlk kez sipariş almanın heyecanını yaşayan Sıdıka Hanım, işlemesi zor olan bardaklı motifini, renklerini çok sevdiği için, zor olduğunu bilmesine rağmen yapmayı kabul etmiş. O zamanlar 12 yaşında ve bu zanaata yeni başlamış bir çocuk olarak, büyük bir emekle bir ayda tamamlamış. Tam da bitirmenin gururunu yaşarken, kız kardeşinin işlemesinin üzerine ceviz suyu dökmesiyle siparişini teslim edememiş. Annesi üzülmemesini söylese de, o ilk kez kendi emeğiyle kazanacağı 1,5 İngiliz lirasının derdinde kalmış.

Zorluklarla Gelen Ustalık
Sıdıka Ruso, yıllar boyunca Lapta hesap işine gönül vermiş bir zanaatkâr. “Bu iş benim hayatımın rengi,” diyor. 1967’li yıllarda göçmen kampında yaşadığı zorlu dönemde malzeme bulmakta güçlük çekmiş. Ancak bir Rum mağaza sahibiyle tanışması hayatında dönüm noktası olmuş. Onun desteğiyle kumaş ve iplik temin ederek yeniden üretmeye başlamış. Bu sayede yaptığı işler Avrupa ülkelerine kadar ulaşmış ve büyük ilgi görmüş. Ruso, Avrupalıların Lapta hesap işine ilgi göstermeye devam ettiğini söylüyor.
Zanaatın İncelikleri
Sıdıka Hanım, Lapta işini keten kumaş üzerine yapıyor. Eskiden Fransız keteni kullanılırken, bugün İrlanda keteni tercih ediyormuş. İpliklerini 25 yıldır Adana’dan, kumaşlarını ise Türkiye’den temin ediyor. “Nasıl öğrendiysem hâlâ öyle yapıyorum,” diyerek zanaatını orijinal hâliyle sürdürmeye özen gösteriyor.
Lapta işinde canavarlı, yıldızlı, kazlı, aslanlı ve bardaklı gibi farklı motifler bulunuyor. Her birinin kendine özgü rengi ve anlamı vardır. Bu zarif işlemeler genellikle masa örtülerinde, kıyafetlerde veya oturma odalarında dekoratif olarak kullanılıyor.

Ustanın Sözü
Sıdıka Hanım, zanaatını bir geçim kaynağı olmanın ötesinde bir yaşam biçimi olarak görüyor. Onun için bu sanat, hem huzur hem de güç kaynağı:
“Benim sanatım elimde altın bileziktir.”
Bu sözüyle, el emeğinin kendisini her zaman ayakta tuttuğunu ve emeğin değerinin hiçbir zaman yok olmayacağını vurguluyor. Ruso, gençlerin de bu kültürü yaşatmasını istiyor:
“Keşke genç kızlar da bu işi öğrenip sürdürse, ama ne yazık ki ilgilenen çok az.”
